Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu
Dikkatini sürdürmede zorluğu, aşırı hareketliliği ve içten gelen istek ve dürtüleri engellemede beceriksizliği olan çocukları tanımlamaya yönelik hiperaktif çocuk kavramı sık olarak kullanılmaktadır. Çocuk psikiyatrisi uzmanlık alanı açısından bu terim dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olarak isimlendirilmektedir. Okul öncesi dönemlerde de belirtileri sergileyen çocuklar olmasına karşın bozukluğun tanısı; çocukların sınıf içi disiplini bozmalarına ya da ders başarısı açısından akranlarından geri kalmalarına yol açması nedeniyle okul döneminde koyulmaktadır. Son dönemde bu bozukluğu okul döneminden önce sergileyebilecek çocuklar olabileceği, hatta bu çocukların da tedavi açısından ele alınması önerilmektedir.
Kıpır kıpır olan, kreşte ve anasınıfında disiplin ve uyum sorunları yaşayan bu çocukların dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu açısından aday oldukları söylenebilir. Bu çocuklarda huzursuzluk ön plandadır, diğer belirtiler yaşla azalsa da tedaviye yönelik bir destek verilmediğinde yetişkinlikte de bu özelliğin kaldığı görülmektedir.
Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu zaman içinde farklı terimlerle açıklanmaya çalışılmıştır; psikiyatri isimlendirmesine ilk kez 1900 yılında günümüzdeki tanıma benzer bir şekilde girmiştir. Aslında bozukluğa ilişkin ilk bilgiler18. yüzyıla kadar uzanmaktadır.
Bozukluğun üç temel belirtisi bulunmaktadır; dikkati sürdürme zorluğu, aşırı hareketlilik ve dürtüsellik. Bozukluğun bu üç alanı ayrı ayrı gözden geçirilecek olursa;
Dikkat eksikliği için;
1.Okul ödevinde, çalışmasında ya da diğer etkinliklerinde dikkatsizliğinden dolayı ayrıntıları kaçırır ya da hatalar yapar.
2.Görevinde, ödevinde ya da oyununda dikkatini sürdürmede zorlanır.
3.Kendisi ile konuşulduğunda tam olarak dinlemiyor görünür.
4.Okul ödevini, verilen işi ya da iş yerindeki görevi verilen öğreti doğrultusunda tamamlamada zorlanır.
5.Etkinlik ve görev planlamada ve düzenlemede zorluk çeker.
6.Belirli bir süre üzerinde zihinsel çaba gerektiren okul çalışması, ev ödevi gibi görevlerden hoşlanmaz, kaçınır, isteksiz davranır.
7.Yapmakta olduğu görev (iş) ya da etkinlik için gerekli olan malzemeyi (kalem, oyuncak, alet) kaybeder.
8.Dışarıdan gelen uyarılarla dikkati kolaylıkla çelinir.
9.Günlük etkinlikleri ve işinde unutkanlıklar yaşar.
Aşırı hareketlilik için;
1.Eli ayağı boş durmaz, oturduğu yerde kıpırdanır.
2.Oturması gerekli durumlarda (örneğin. derste) kalkıp gezinir.
3.Uygunsuz bir halde gezinir, tırmanır durur (ergenler ya da yetişkinler ise huzursuzluk hisseder)
4.Oyun ya da eğlence etkinliklerini sakince sürdürmede zorlanır.
5.Çoğunlukla hareket halindedir ya da kurulmuş motor gibidir.
6.Çok konuşur.
Dürtüsellik için;
1.Soru bitmeden yanıtlamaya kalkar.
2.Sırasını beklemede zorlanır.
3.Başkalarını rahatsız edici biçimde çoğunlukla böler, sataşır. (örneğin. Bekleyemeden konuşmaya ya da oyuna girer)
Burada sayılan belirtilerin tümünün olması gerekmemektedir. Bazı hiperaktif olarak tanımlanan çocuklarda belirgin bir hareketlilik ve dürtüsellik olmadan dikkati sürdürmede zorluk vardır. Öğretmen ve anne baba ders ve ödev sırasında dikkatin uzun sürmemesinden yakınır. Dikkatsizlik nedeniyle başarısı etkilenmektedir. Yazıda harf atlamaları ve sınavlarda dikkatsizlikten dolayı hatalar yaparlar, bu nedenle ders başarısı etkilenir. Dikkatsizlik bazı çocuklarda unutkanlık şeklinde görülmektedir. Ödevini, eşyalarını unutma yanında derse uzun süre oturamama, kurallı ortamlardan kaçınma vardır.
Bu çocuklar bilgisayar başında çok uzun süre oturabilir, saatlerce televizyon seyredebilirken, misafirlikte oturmaları beklendiğinde, ya da ders ve ödev sırasında dikkatlerini aynı ölçüde yoğunlaştıramazlar.
Aşırı hareketliliğin önde olduğu çocuklarda da yukarıda saydığım dikkat ile ilgili belirtiler olmayabilir. Bu çocuklarda aşırı hareketlilik ve dürtüsellik ile ilgili belirtiler ön plandadır. Kıpır kıpır, sürekli bir şeylerle uğraşırlar. Sınıfta hareket edebilmek için kalemini-silgisini düşürüp, almak için sırasından kalkar, kalem açma ya da tuvalete gitme bahanesi ile yerinden kalkar, hatta bazı çocuklar sınıf içinde dolaşmaktadır. Sürekli kurulmuş bir motor gibi hareket halindedirler. Ancak bu hareketlilik sırasında anlatılanları da dinleyebilmektedirler. Öğretmen soru sorduğunda yanıtını bilirler. Sorun sınıf içi disiplinini bozmaktadır. Öğretmenler ve anne babalar disiplin ile ilgili yakınmaları nedeniyle uzmana başvurmaktadırlar.
Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğuna neden olan birden fazla etken suçlandığı için her nedene yönelik tedavi seçenekleri önerilmiştir. 1980’li yıllarda aşırı şeker alımı ya da gıda katkı maddeleri suçlanmış tedavide şeker kısıtlamasından yüksek dozda vitamin uygulamalarına kadar bir çok diyet önerilmiştir. Ancak böylesi yöntemlerin aileleri oyalayarak tedavi arayışını geciktireceği kabul edilmiştir.
Bozukluğun tedavisinde psikososyal ve tıbbi girişimleri içeren çok yönlü tedavi yaklaşımı gerekmektedir. Psikososyal girişimler aile, okul ve çocuk üzerine yoğunlaşmaktadır. Aileye yönelik girişimlerde dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu ile ilgili bilgilendirme yapılır, destekleyici gruplar, kitaplar önerilir. Amaç çocuğun ev içi yıkıcı davranışlarını azaltmak yanında anne babanın çocuğun sorunlu davranışları ilebaş etmeleri konusunda kendilerine güvenlerini artırma ve aile içi sorunları azaltmaya yöneliktir.
Ders başarısını etkileyeceğinden ailenin öğretmen ile işbirliği içinde eksik derslere yönelik çocuğu desteklemeleri önerilmekte, aşırı hareketli çocuklarda yoğun enerjiyi rahatlatacak yöntemler (spor, sınıf içinde hareket edebilmesini sağlayacak görevler gibi), özellikle eğitimin sürdüğü dönemlerde bu çocukların belirli bir programa alıştırılması (ders çalışma ortamının televizyon sesindenuzakta ya da konuşulan sesleri duyamayacağı oturma odasından ayrı bir yerde oluşturulması, odanın ve evin düzenli olması, dinlenme ve ders zamanlarının programlanması gibi) etkili olmaktadır. Çocuk ve ergen ile anne baba ve öğretmenin bu çabalarının yetmediği durumlarda; dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu evde ya da okulda disiplin sorunlarına neden oluyor ve ders başarısını etkiliyorsa ilaç tedavileri eklenmektedir.
İlaç tedavilerinde; santral sinir sistemi uyarıcıları (metilfenidat: Ritalin ve Concerta), antidepresanlar (imipramin: Tofranil; atomeksetin; Strattera), kaygı gidericiler, antiepileptik ilaçlar, lityum, fenfluramin,antipsikotikler, klonidin ve guanfasin gibi bir çok seçenek bulunmaktadır.
Prof. Dr. Selahattin Şenol
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Psikiyatrisi Bölümü
Mua: Cinnah Cad.51/9 Çankaya / Ankara
Tel: 442 04 44
Okunma Sayısı : 14206